13 Aralık 2009 Pazar

Quasimodo



Evvelki gün çok önemsediğim biri 21 yaşını doldurdu. Dün de ismi lazım değil bir barda adına eğlence tertip edildi. (Farkındayım bazı sözcükler eğreti duruyor.. Ama lütfen bir kez olsun karışmayın.) Velhasılkelam oradaydım.

Böyle yerlere gelmeyeli 3-4 yılı geçmiş 18-22 yaşlarımda benzer mekanlarda bulunmuşluğum oldu. Altını çizerek söylüyorum “bulunmuşluğum..." Bunun ötesine bir türlü geçemedim. Böyle mekanlarda millet dans ediyor, eğleniyor, amiyane tabirle kurtlarını döküyor. Oysa ben kös kös oturuyorum. Bu da yetmezmiş gibi eğlenen insanların keyfini kaçırıyorum. “Yahu adam madem dans etmiyeceksin niye geldin?” Ama ben ... “Sus hemen bahane arama haksızsın işte...” Haklısınız bilemedim. Aslında doğum günü sahibinin oda arkadaşlarından birinin öbürüne “Hadi sen de dans et de gidelim” dediğinde mekanın yazılı olmayan normlarından birini ihlal edeceğimi tahmin etmeliydim. Ama bu cümlenin bir yerlerinde metafor olduğunu düşünerek kulak arkası ettim. “Metafor mu? Aptal mısın sen? İnsanlar oraya eğlenmek için geliyor. Oturup sohbet edeceğinizi düşünmemiştin herhalde...”

Ya durun bi dakika bu kadar üstüme gelmeyin. Zaten girişte sinirim bozulmuş. Cinsiyetim yüzünden ikinci sınıf muamele görmüşüm. Barın kapısındaki badigard kılıklı heriften “Nereye gidiyorsun arkadaşım” diye fırça yemişim. Bu da yetmezmiş gibi insanların sıkıldığımı düşünerek üzülmeleri keyfimi kaçırdı tabi. Yahu rüştümü ispat edeli epey oldu. Üzerimde ailesel ya da toplumsal bir baskı yok. Lakin insanların 17 yaşında yeni yetmeymişim de bir türlü zincirlerimi kıramıyormuşum gibi düşünerek ( Elbette tüm iyi niyetleriye) benide oyuna (afedersiniz eğlenceye) davet etmeleri sizcede komik değil mi? Bir ara onları kıramayarak davetlerine icabet etmeye çalıştım. Ama bu seferde komik olan bendim. Aklınız tümüyle redderken bedeninizin dans etmeye çalışması harmoni bozukluklarına sebeb oluyor...

Durun hemen yaftalamayın... Bir türlü vazgeçemiyeceksiniz şu huyunuzdan... Ağır abilerden değilim. Üstelik hiç haz etmem o tiplerden... Onlarda yukarıda saydığım baskıların binbir çeşidi var. Peki kim miyim? Ben... ben... bilmiyorum.

Biraz erken ayrıldım... Sıkıldığımdan değil. Koskoca Başkentte bazı semtlere gece 12:00’den sonra otobüs dolmuş v.b. olmamasından. Anlayacağınız balkabağına dönüşme korkusuyla yaşamak külkedisi masalına özgü değil... Param olunca bu semtten taşınacağım. Bir de araba alacağım.

Külkedisi masalı deyince doğum günü çocuğunun sözleri aklıma geldi... “Quasimodo” demişti. “Sen Quasimodosun...” Victor Hugo Notre Dame’ın Kamburunu yazarken ne düşünmüştü; “Quasimodo” kimin ya da neyin izdüşümüydü bilmiyorum. "Sen Quasimodosun..." kulağa hoş geliyordu. Fransızcada “yarım kalmış, tamamlanmamış” anlamına gelen bu yakıştırmayı delicesine sahiplendim.

Olur olmaz her yerde mırıldandığım bir şarkı düştü aklıma...
“Hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde
Bir türkü tutturmuşum, duyuyorsun değil mi?” Barışmançonun huzur veren sesi eşliğinde hayatımın ne kadarı metaforla kaplı ve esmeralda bunun ne kadarını anlayabilir diye düşünürken uyuyakalmışım.

11 yorum:

  1. Peki doğum günü çocuğu ve onun hikayesi. Çok mu klişe ya da artık heyecan vermiyor mu? yA da çok mu bencil?!

    YanıtlaSil
  2. Doğum günü çocuğunun hikayesinden kareleri yazdım... Beğenmedim sildim... Ama 3-4 saat yayınlandı... Başka sefere artık.

    YanıtlaSil
  3. kimsenin kimseyi kabuğundan çıkarmak gibi bi amacı yoktu. Seni dansa kaldıran kişi henüz 19 yaşında, toyluğuna ver. Ama orada yapılmak istenen şey sadece normalde yapmadığımız bir şekilde eğlenmekti. Ben de, osman da hayatımızda 2. kez dansettik, o şekilde eğlendik. Bence orada üzücü olan senin gözlemleyen/yargılayan kişi konumunda olmandı. Resmen kendimi eski türk filmlerindeki tasasız burjuva gençleri gibi hissettim. O geceyi sürpriz kılan da zaten bu ''eğlence'' niteliğiydi. Neyse umarım seni üzmemişimdir, o gece de herhangi bi nedenle seni kırdıysam özür dilerim.

    YanıtlaSil
  4. Ya bak şimdi oldu mu bu? Ben buraya
    rahatlamak için yazıyorum. Birçoğu saçma şeyler... Sizi üzdüysem kaldırabilirim bu yazıyı. Altında çok şey aramayın. Ben hariç herkes çok sempatikti. Gözlem yapmış olabilirim. Lakin kimseyi yargılamam. En azından ciddi olarak. Aslında başta daha muzip bir yazı yazmayı düşündüm. Fakat alınabileceğinizden korktum. Tekrar söylüyorum merve dahil hepiniz çok sempatiktiniz. Sorun bende... Onlarında bu yazıdan haberleri var ve üzüldülerse çok özür dilerim. U.K.

    YanıtlaSil
  5. merak etme bi tek ben biliyorum burayı :) o zaman bazı yanlış anlaşılmalar oldu diyelim ve o geceyi güzel bir anı olarak hatırlayalım. lütfen kaldırma yazıyı da. M.S.

    YanıtlaSil
  6. Ha şöyle... İçim rahatladı... Yarın sabah telefon edecektim yoksa... Bundan sonra okuyan olursa şu açıdan baksın. Ufak bi yazı birazdan....

    YanıtlaSil
  7. dostum yazma eyleminde giderek iyileşiyorsun. ama ben şunu anlamadım kimseye saldırmamışsın da bu savunma nerden çıkıyor.

    YanıtlaSil
  8. Zoe zoe zoe... Beğenmene sevindim. Lakin üzerine vazife olmayan konulara niye giriyorsun:)Polemik insanı mısın nesin yahu... U.K.

    YanıtlaSil
  9. Serada ilk tomucuğunu veren bir dometes gibi, beyni ve bedeni farklı düşünüyor, doğal güneş, hava, su istiyor, bende davulunu zurnasını, halayını, harman dalını istiyorum. Beynim de rahatlıyor bedenimde. Mehmet

    YanıtlaSil
  10. teknik resim vizesine saatler var;kütüphane de çiziyorum;karalıyorum;yapamıyor sıkılıyorum.başarısız olacağımı düşündüğümden olsa gerek yaklaşan saati sormaya korkuyorum.saati soracakken;tarihi soruyorum aniden.Aldığım 11 aralık cuma cevabı ilkte anlamsız geliyor.anfi merdivenlerden çıkarken başıma kaynar sular dökülüyor.nasıl unuturum?nasıl? nasıl?
    sonra yarın arar özür diler kutlarım diyorum.şurama bir şey düğümleniyor.yine yarın yine yarın cesaretimi toplayamıyor arayamıyorum.ve bir sene erteliyorum doğum günü çocuğunu aramayı.......
    sınav mı?90 aldım da ne oldu?
    -yücel-

    YanıtlaSil
  11. belki de esmeralda dinleyip anlamaya çalışır.anlatmak lazım...:)

    YanıtlaSil