28 Eylül 2010 Salı

:D


Sokağın başındayım... 3-4 yaş büyük komşu kızı sesleniyor: “Halan geldi.” Koşuyorum... Herkes bir şeyin başına toplanmış... Kalabalığın arasından kafamı uzatıyorum... Bir bebek... Sonrası pek net değil... Malum gün çekilmiş fotoğraftan bir şeyler çıkarmaya çalışıyorum. Olmuyor. Her şey çok silik...

1,5 yaşında... Salonun ışığı yanıyor. Oda karanlık... Sessiz olmalıyız... Arkamı dönüp uyumuş numarası yapıyorum. Olanca gücüyle kafamı ısırıyor... Bağırıyorum...

Net değil... 2 ya da 3 yaşında... Fuara gitmişiz... Fuar dediysem Panayırla Lunapark karışımı bir şey. Uçan balonun içinde helyum gazı olduğunu ne o ne de ben biliyorum. Ama ben elimdeki ipi bırakırsam balonu kaybedeceğimin farkındayım. O değil... Bırakıyor... 5-10 saniyelik boşluk... Ağlıyor... Elimdeki balona takılıyor gözleri... Ağlamıyorum. Ama o balon benimdi...

Hava sıcak, Temmuz ya da Ağustos ayı... Üç tekerlekli bisikletine binmiş... Yan sokaklara gidiyoruz. Dik bir yokuştan olanca hızla aşağı itiyorum... Eğleniyor... Çok hızlıyız. Ayağım kayıyor. Bisiklet tepe taklak olurken tutmaya çalışıyorum. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi... Çok şükür bir şeyi yok. Parmaklarım ezilmiş. Ağlamıyorum. Titriyorum...

5-6 yaşlarında... Babaannemin başucundaki çekyatta uyuyoruz. Ben duvar tarafındayım. O ise kapıya yakın. Geceleyin tuvaleti gelirse üzerime basmasın diye böyle yatıyoruz...

8 yaşında... Ankaraya taşınıyorum. 3-4 yıl boyunca senede en fazla 10-15 gün görüşüyoruz. Kayıp dönem...

Babaannemdeyiz. Mutfak soğuk. Omlet yapıyorum. Bir kızdan bahsediyor. "Eee" diyorum. “eee si bu işte" diyor...

Birkaç gün sonra... Kızla konuşuyor... Artık bir sevgilisi var...

15 gün evvel... Babaannemdeyim. “Ankara'da sen varsın, bu yüzden içimiz rahat” diyor. "Babaanne" diyorum "21 yaşına gelmiş, neredeyse ben ona abi diyeceğim..." “Sus” diyor “O daha küçük...”

21 yaşını doldurmuş. Bir köşede öylece oturduğumu görünce yanıma gelip soruyor “Canın sıkılıyor mu?” Yo diyorum. İyiyim. Asıl sen nasılsın eğleniyor musun? “Ben” diyor “Ortam adamıyım oğlum. Bukalemun gibi...” Gülüyorum...

2 yorum:

  1. bi ara beğendim, bayıldım, süper olmuş gibi şeyler yazan kutucuklar vardı yazılarının altında:D:D

    YanıtlaSil
  2. "Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
    Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı..."

    Acetoya biraktiginiz yorum...
    Güzel...

    YanıtlaSil